19 Haziran 2014 Perşembe

Ye'cüc Ve Me'cüc

KEHF SURESİ

83. (Resûlüm!) Sana Zülkarneyn hakkında soru sorarlar. De ki: Size ondan bir hatıra
okuyacağım.
84. Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu)
her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.
85. O da bir yol tutup gitti. 86. Nihayet güneşin battığı yere varınca, onu kara bir balçıkta batar buldu. Onun
yanında (orada) bir kavme rastladı. Bunun üzerine biz: Ey Zülkarneyn! Onlara ya
azap edecek veya haklarında iyilik etme yolunu seçeceksin, dedik.
87. O, şöyle dedi: "Haksızlık edeni cezalandıracağız; sonra o, Rabbine gönderilecek;
sonra Allah da ona korkunç bir azap uygulayacak."
88. "İman edip de iyi davranan kimseye gelince, onun için de en güzel bir karşılık
vardır. Ve buyruğumuzdan, ona kolay olanını söyleyeceğiz."
89. Sonra yine bir yol tuttu.
90. Nihayet güneşin doğduğu yere ulaşınca, onu öyle bir kavim üzerine doğar buldu
ki, onlar için güneşe karşı bir örtü yapmamıştık.
91. Đşte böylece onunla ilgili her şeyden haberdardık.
92. Sonra yine bir yol tuttu.
93. Nihayet iki dağ arasına ulaştığında onların önünde, hemen hiçbir sözü anlamayan
bir kavim buldu.
94. Dediler ki: Ey Zülkarneyn! Bu memlekette Ye'cûc ve Me'cûc bozgunculuk
yapmaktadırlar. Bizimle onlar arasında bir sed yapman için sana bir vergi verelim
mi?
95. Dedi ki: "Rabbimin beni içinde bulundurduğu nimet ve kudret daha hayırlıdır. Siz
bana kuvvetinizle destek olun da, sizinle onlar arasına aşılmaz bir engel yapayım."
96. "Bana, demir kütleleri getirin." Nihayet dağın iki yanı arasını aynı seviyeye
getirince (vadiyi doldurunca): "Üfleyin (körükleyin)!" dedi. Artık onu kor haline
sokunca: "Getirin bana, üzerine bir miktar erimiş bakır dökeyim" dedi.
97. Bu sebeple onu ne aşmaya muktedir oldular ne de onu delebildiler.
98. Zülkarneyn: Bu, Rabbimden bir rahmettir. Fakat Rabbimin vâdi gelince, O, bunu
yerle bir eder. Rabbimin vâdi haktır, dedi.
99. O gün (kıyamet gününde bakarsın ki) biz onları, birbirine çarparak çalkalanır bir
halde bırakmışızdır; Sûr'a da üfürülmüş, böylece onları bütünüyle bir araya
getirmişizdir.
100. O gün, cehennemi, inkârcılara öyle bir sunmuşuzdur ki!...
101. Ve, gözleri beni görmeye kapalı bulunan, kulak vermeye de tahammül
edemez olan kâfirleri o gün cehennemle yüz yüze getirmişizdir.
102. Kâfirler, beni bırakıp da kullarımı dostlar edineceklerini mi sandılar? Biz
cehennemi kafirlere bir konak olarak hazırladık.
103. De ki: Size, (yaptıkları) işler bakımından en çok ziyana uğrayanları
bildirelim mi?
104. (Bunlar;) iyi işler yaptıklarını sandıkları halde, dünya hayatında çabaları
boşa giden kimselerdir. 105. İşte onlar, Rablerinin âyetlerini ve O'na kavuşmayı inkâr eden, bu yüzden
amelleri boşa giden kimselerdir ki, biz onlar için kıyamet gününde hiçbir ölçü
tutmayacağız.
106. İşte, inkâr ettikleri, âyetlerimi ve resûllerimi alaya aldıkları için onların
cezası cehennemdir.
107. Đman edip iyi davranışlarda bulunanlara gelince, onlar için makam olarak
Firdevs cennetleri vardır.
108. Orada ebedî kalacaklardır. Oradan hiç ayrılmak istemezler.
109. De ki: Rabbimin sözleri için derya mürekkep olsa ve bir o kadar da ilâve
getirsek dahi, Rabbimin sözleri bitmeden önce deniz tükenecektir.
110. De ki: Ben, yalnızca sizin gibi bir beşerim. (Şu var ki) bana, Alâh'ınızın,
sadece bir İlâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim Rabbine kavuşmayı umuyorsa,
iyi iş yapsın ve Rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder